Lazerle varis ameliyatı, varis tedavisinde günümüzde daha konforlu olan endovenöz lazer ablasyon yöntemi tercih edilmektedir. Bu yöntem, ilk kez 2002 yılında uygulanmaya başlanmıştır. Tedavide, kaçağı olan damarın ameliyatla dışarı alınması yerine, damar içine anjiyo yapılarak girilir ve lazer etkisiyle hasarlı damarın iç kısmından kapatılması amaçlanır. Lazerle kapatılmış olan damarlarda varislere kaçak olmamaktadır. Kapatılan damar ise zamanla vücut tarafından yok edilmektedir. Varis nedeniyle hasta olan damarın kapatılması vücuda zararlı olmayıp, onun yerini sağlıklı bir damar alarak kanı taşıma görevini üstlenir. Lazerle varis ameliyatı, vücutta hasara neden olmadan ve damarın kendini onardığı son derece başarılı bir yöntemdir. İlerlemiş aşamada olan varislerde ise endovenöz lazer ablasyon tedavisini tamamlayıcı özellikte olan ultrason yardımıyla gerçekleştirilen köpük skleroterapi tedavisinin uygulanması da tercih edilir.

Lazerle varis tedavisinde endovenöz damar içi yapılan tekniğin dışında, kılcal damar varisleri için tercih edilen epidermal lazer tedavisi de bulunmaktadır. Bu tedavide, varislerin özel bir jel yardımıyla soğutulması ve belirlenen varislerin dıştan lazerle tahrip edilmesi şeklinde uygulamalar bulunur. Lazerle 70-90 derece ısı uygulanarak, varisler tahrip edilir. Daha sonra soğutma işlemi yapıldığından, hastalarda acı, ağrı ya da sızı olmaz.

Bu tedavi lokal anestezi altında sadece 40 dakika içinde varisten kurtulma olanağı sağlamaktadır. Hastalar aynı günde normal yaşamına dönmekte, yürümekte ve işlerinin başına geçebilmektedir. Hasarlanmış damar içten lazerle yakılmakta, varislerin tam olarak iyileşmesi sağlanmaktadır. Tedavinin ardından varislerin yüzeysel damarlardaki etkisi zamanla yok olur. Tedavide geç kalınmış olursa, lazerle varis ameliyatının tamamlayıcı olan ultrason eşliğindeki köpük skleroterapi tedavisi de yapılır.

Cerrahi girişimle varislerin tedavi edilmesinden sonra, yeni damar oluşması tetiklenir, hasarlı damarların hepsinin tespit edilememesi yüzünden başarı oranı daha düşük olmaktadır. Lazerle ablasyon yöntemi ise hastaların tedavisinde %93-100 arasında başarı sağlamaktadır. Ayrıca tedavi daha kısa sürdüğünden, tedaviden sonraki semptomlar daha hızlı iyileşme gösterdiğinden, işlem yapılan bölgede yara izi ve dikiş gibi görünür izler kalmadığından, lazerle varis tedavisi daha avantajlı kabul edilir. Bu şekilde ciltte açılmış olan kesi sadece kalem ucu kadardır. Cerrahi girişimlere göre daha başarılı olan tedavide varislerin tekrarlama eğilimi oldukça düşüktür. Komplikasyon oranının az olması da hastaların bu tedaviden memnun kalmasına neden olur.

Bu konuda yapılan araştırmalara göre, erken aşamadaki varis tedavisinde, 3 yıllık varislerde lazer ablasyon yönteminin başarı seviyesi %93-100 olarak tespit edilmiştir. Bunun bu derece yüksek olması, yapılan teşhisin doppler inceleme sırasında daha detaylı yapılması, doktorun doppler eşliğinde varisin oluşma nedenine uygun tedaviyi uygulamasındandır.

Deneyimli ellerde uygulanan lazerle varis tedavisi daha başarılı sonuçlar vermektedir. Günümüzde varis tedavisinde bu nedenle daha fazla tercih edilmekte ve buna orantılı şekilde klasik varis ameliyatının yapılma oranında düşüş olmaktadır. Burada hem doktorlar hem de hastalar tercihini lazerle tedaviden yana kullanmakta, yan etkilerin az olması, kolay uygulanması, daha uygun maliyetli olması ve başarı oranının daha yüksek olması gibi sebeplerle lazerle varis tedavisi daha fazla yaygınlaşacaktır. Varisin damar kaynaklı yapısal bozukluk nedeniyle oluşan damar genişlemesi, kapaklardaki yetmezlik yüzünden kanın geriye kaçışıyla oluşur. Fakat yapılan doppler incelemesi sırasında, varis oluşturacak kaçış yolları tespit edilmekte ve lazerle tüm hasarlı damarların tedavisi yapılmaktadır. Bu şekilde bölgede tekrar varis oluşumu önlenmiş olur.